disco topundan beklenen imgesellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
disco topundan beklenen imgesellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2011 Cuma

ben onlara herkülgiller diyorum...


Andy Butler'ı ne kadar sevdiğim çok açık. Bknz: bloğun sahip olduğu tek görsellik kendisinin resmine dayanıyor ama asıl konumuz benim onu ne kadar sevdiğim değil -aslında beğenmek demek daha doğru olur- Hercules and Love Affair'ın yeni albümü Blue Songs.

İlk albüm hiç fena sayılmayacak bir albümdü. Blind, You Belong, Athene çoktan klasikleştiler bile. Yeni albümümüzde böyle parçalar sunmasalar da sound olarak daha iyi bir tasarım hazırladıklarını söylemek mümkün. Önceki albümde daha sınırlı tutulmuş funk öğeleri daha serbest bırakılmış, içinde yine disco öğeleri var; fakat albümün en büyük yeniliği hiç şüphesiz ki house- pop kombinasyonu ile yapılmış başarılı dans parçaları. Her ne kadar bir formülün şaşmaz sonuçlarının rahatlığına dayandırılarak yapılmış bir albümde olsa Blue Songs, çokca eksiklikler içeriyor. Keza, Boy Blue ve It's Allright'ı bir yere koymak çok zor. Ve artık iyi bir kadın vokale ihtiyaç duydukları çok belli.

Albümün ilk iki şarkısı Painted Eyes ve My House albümde yeni bir Blind ve You Belong olmaya çalışsalarda; My House, Herkülgiller için yeni bir soundun kapılarının açıldığını gösteriyor. Kele'nin de eklemlendiği Step Up albümde house hissiyatını hissettirirken, Visitor'da dillere pelesenk olacak nakaratıyla öne çıkıyor. ve ben Falling'deki üflemelileri çok seviyorum.

Mitler dünyasınan sıyrılmış yeni albümleriyle, içinde 70lerin ruhunu çokca barındıran, daha önce denemedikleri kombinasyonları ile house,funk,disco,electro pop'u güzel harmanlamış Herkülgiller. Anthony Hegarty'nin eksikliğini de vokallerde en aza indirgemeyi başardıklarına göre albümü sevmemek için kalan sebeplerimiz; aradaki zayıf parçalar. Ama yine de ritmini bir türlü bulamamış 2011 yılı için güzel bir albüm Blue Songs.

4 Nisan 2010 Pazar

Disco Topundan Beklenen İmgesellik


Masaüstümün çökme karışımı bilmediğim terimleride beraberinde getiren bunalımı ile birlikte, bende epeyce sinirlendim,üzüldüm,ağladım.Yedeklemek.Evet; ben yedekleme yapmayanlardanım,bir harici belleğimde yok! Sex and The City'de Carry'nin,laptobunun çöktüğü sahneyi bende çok sevmiş, gülmüş, eğlenmiştim. Ona da herkes yedekleme yapıp yapmadığını sormuş, o da insanların akşamları koşturarak eve gidip yedekleme yaptığını düşünmüştü. Sanırım gerçekten de yedekleme yapılmalıymış. Neyse ki kendime şaşırarak yaptığım, arkadaşımın telefondan ilk yardımı ile eski haline dönüyor kendileri. Paranoyak ben, bilgisayara virüs taraması yaptırıyorum;formatı da düşündüm ama ııııh. Office programının orjinalini bir daha kurdurabileceğimi sanmıyorum.

Bunca şeyi niçin anlattım? Çünkü dün Hande Yener'in yeni, newer albümünü dinlemiş, yorulmuş ve bilgisayarımda bir takım garipliklerin sinyalleri onu dinlerken çıkmıştı. Aklımda bir eleştiri yazma fikri vardı albüm için(dün otobüste planladım hatta) bari sinirimi Hande'den çıkarayım da bir yazı döşeyim dedim ağzımın suları akarken.Ve bu giriş ile biraz yumuşamayı amaçlıyorum.



Hande Yener'i her ne kadar altı ayda bir albüm hazırladığı ve onları usülsüzce önümüze çıkarttığı için içimde volkanik bir patlama yaratacak derece de kızsam da önemsiyorum, önemseniyor. Elektronik müzik dinlemeyi çok seven ben... Yerli olmayan albümler ile defalara orgazm olurken elektronik müziğin nasıl bir bileşim yaratacağını discodan,post-rock'a, ambientden; indie, punk!a kadar çok güzel örneklerini gördüm. Ama hala en iyi anlayabldiğim dilde de kimi kez bir şeyler duymak istiyorum.(Milliyetçi mi oldum ne?) Popüler müzik dışında olmuyor mu? Oluyor tabi misal Poshet, Fiti Sound,Ayşe Hatun. Ama aç ben her fırsatı değerlendirmek istiyorum ve Hande'nin yaptığı albümlerinde daha iyi hazırlanmasını istiyorum.

Apayrı ile başlayan heyecanlı değişim, Nasıl Delirdim'de doruk noktasına ulaşmıştı.Ardından gelen idare eder sınıfına sokabileceğim Hipnoz ve dinleyicinin tahammül dahi edemeyeceği Hayrola albümleri ile bol inişli çıkışlı bir dönem yaşadı kendileri.Onun için üzücü olan yaşadığı değişim sonucu başarısız oldu eski pop haline dönecek şeklindeki eleştiriler bence.Sanki pop bir sanatçının utanacağı, yüzünü kızartıcak bir şey.

Hande'ye Neler Oluyor? iyi niyetli bir albüm. Kendini her şarkıda dengelemeye çalışmış.Dengeyi bulmuş mu? hayır.Çünkü eğer bir albümden bahsediyorsak aradaki geçişlerin mantıklı olması gerekir.Hızlı bir soundu olan elektronik parçadan bir ballada geçiş o kadar sert olmuş ki sanki albümden çok tek tek single dinliyormuşsun havası veriyor.Aralarda çok güzel şarkılar var ama maalesefki gözden kaçacak kadar saklanmış durumdalar.Misal; Ben Kimim, Böyle Olacak fena şarkılar değil. HİT potansiyeli bakımından da son iki albüme oranla daha pozitif ki bu da hala iyi olduğu anlamına gelmiyor. Sopa, Yasak Aşk, Kal Kal böyle şarkılar.

On dört şarkı ile sıvanmış bir albümden elime kala kala yedi şarkı kaldı. Albümün bence doruk noktasını yaşatan Sopa'nın dans remixi çok güzel ve kışkırtıcı olmuş.İkinci yüksek gerilimi ise Bi Gİdeni mi Var olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Boşa Ağlayan Kız, Hande'den uzun zamandır duymadığımız bir pop parçası olmuş.BELKİ masa üstümün çökmesinin etkisi vardır bilmiyorum ama bu şarkı hüzün veriyor ve samimi ,hiç inandırıcı gelmeyen albümdeki en samimi şeylerden biri gerçekten. Bunların ötesinde Bodrum, Çöp ve yeterli olmayan vokali ile Neden Ayrıldık üçüncü sınıf bir albüme bile alınmayacak cinsten.Elemeleri nasıl geçmiş bilemedim; eğer bir eleme usulü var ise tabi.

Sonuç olarak elimizdeki albüm aralardaki iyi işlerle gülümseten, dağınık, ,istikrarsızlığı ile üzücü ve vasat bir albüm. Apayrı albümündeki şarkı sözlerinin bir duruşu vardı. Mete Özgencil,Ertuğ iyi şeyler çıkartyordu.Hande'de denedi bir şeyler yazmayı olmadı ama olmadı diye tüm albüm de Sinan Akçıl'a bırakılmaz ki. Keşke çok istediği entellektüel kıvrımlar için iyi sözler alsaydı bu albüme.Kal kal ayakta, sar sar sar demektense ; Romeo romeo romeo demeyi tercih ederim.

Ona önerim düşünsün taşınsın, ne yapmak istediğine karar versin, her bahar döneminde de bir albüm çıkartmasın. Popüler müziğin getirisi altı ayda bir albüm hazırlamak olmamalı hiçbir sanatçı için...geç olsun, güç olsun ama Apayrı ve Nasıl Delirdim ile kıyaslanmyacak bir albüm hazırlasın. İyi DJ'ler ile mix çalışmalarI yapsın.Bir still yaratsın kendine, albüme. İlla ki dans pisti olmasın; acid jazz'dan nemalansın, poptan, 70'lerden...

Hayal görüyorumdur belki.Çünkü Bodrumdu modrumdu derken albüm kendini götürür götürür de... diğer albüm daha da kötü olur.

Hande'yi şiddet karşıtı biri sopalasın. Ben yaparım, bilgisayarım da bana yabancı geliyor zaten. Albüm kapağının arka fonundaki yeşile boyaya boyaya hem de.

Hande Yener- Sopa(Dans Remix)